Günümüzün vazgeçilmezlerinden olan fotoğraf makinelerinin geçmişine baktığımızda neredeyse 200 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu görürüz. Sadece uzmanlarının ve özel meraklılarının kullandığı bu ayrıcalıklı cihazı 1900’lerin ortalarına gelindiğinde her isteyenin kullanabileceği seviyeye getirtilmişti
Artık cep telefonlarından anahtarlığımızın ucuna takılan casus fotoğraf makinelerine kadar her şekil ve ebada girmeyi başarmıştır. Anıları biriktirmenin en fazla tercih edilen yöntemi olan fotoğraf makineleri dijitalleşme ile her anımızda aradığımız bir önceliğe dönüşmüştür. Ana işlevi iletişim kurma olan cep telefonlarımızı seçerken bile üzerindeki fotoğraf makinesinin işlevlerine bakarak tercihimizi yapıyoruz.
Hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olan fotoğraf makineleri, önce dijital hale gelecek daha sonra da birçok şeye entegre hale getirilecekti. İşte o yüzden ilk dijital fotoğraf makinesini birinin icat etmesi ve daha sonra geliştirmesi gerekiyordu. Adını fotoğraf tarihine altın harflerle yazdıracak olan kişi Steve Sasson’du ve markada Kodak firmasıydı.
Z kuşağı diye adlandırılan günümüz gençliğinin çoğunun bilmediği Kodak markası bir döneme damga vurmuş ve bir birçok yeniliğe de öncülük etmiş bir markadır. Şimdilerde birkaç gram olan fotoğraf makinelerimizin atası 1975 yılında Sasson tarafından icat edilmişti ve yaklaşık 4 KG ağırlığındaydı. Dosya boyutu ise 0,01 mega pikseldi. Aslında buna yarı taşınabilir ilk dijital fotoğraf makinesi diyebiliriz. Çekilen fotoğraf bir kasete kaydediliyor, bunu görebilmek ise bir televizyon ya da bilgisayar yardımıyla olabiliyordu.
1989 yılına gelindiğinde Sasson ve arkadaşları gerçek anlamda taşınabilir ilk dijital fotoğraf makinesini ortaya çıkartmayı da başarmışlardı. Bir süre sonra film satışlarını olumsuz anlamda etkileyecek olan bu fotoğraf makinesi 1,2 mega piksel gücündeydi. Zaman içerisinde gelişmeleri takip etmekte zorlanan ve diğer rakiplerinin getirdiği teknolojileri yakalayamayan Kodak firması 2012 yılında iflasını açıklamak zorunda kalmıştı.